Araba uzaklaşırken, bütün dünyanın o dolmuşun içinden ibaret olduğunu düşünmüştüm. Düşünmek de değil, bir an gerçekten de öyle olduğuna inanmıştım. Çocukken gördüğün rüyanın gerçekliğine inanırsın ya, öyle… Hayatın bazen küçücük bir mekâna sığabileceğini, insanın o küçük mekânı dünya yapabileceğini o akşam fark ettim ben.
Sessizlikte kim bilir kaç hikâyenin
mırıltısı saklıdır!
2010 Memet Fuat Yayıncılık Ödülü’yle taçlanan Köprü Kitaplar dizisinin 20. kitabını, edebiyatımızın her yaştan okura seslenebilen şair ve yazarlarından Çiğdem Sezer, bu koleksiyon için yazdı. Gençlerin meslek seçme kaygısını ve ilk yürek kıpırtılarını geçmişin sırlarıyla harmanlayan yazar, pasta kokularına bulanmış bir hikâye anlatıyor. “Bir gençlik hikâyesinin içine neler sığabilir?” diye soran Köprü Kitaplar editörü Semih Gümüş, “Bizi daha başlangıç cümlesinde yakalayan romanın nasıl sürüp sonlanacağını merak etmemek olanaksız,” diyor.
Konu Özeti
Üniversite sınavlarına hazırlanan Ozan, en yakın arkadaşı bildiği dedesinin ölümünün ardından kendini yapayalnız hisseder. Şehreküstü Mahallesi’ndeki tekdüze yaşamında, sınav baskısından bunaldıkça soluğu, Barut Dede’nin dükkânında alır. Beklenmedik bir anda karşısına çıkan İlkay aklını karıştırsa da, iki gencin kurduğu dostluk hem geleceğe umut olacak hem de yıllardır uyuyan sırları açığa çıkaracaktır…