Dünyayı Öyküler Döndürüyor, Bilim Ne Derse Desin!

Bilim olmadan yaşayamayız, orası kesin. Ancak, dünyayı ta kurulduğundan bu yana döne döne bugüne getiren de öykülerdir. Kimse tersini söylemesin. Sözlü edebiyatla başlamış, bugün hâlâ edebiyatla, sinemayla, tiyatroyla –kısacası sanatla doludizgin sürüyor öykülere merakımız. Her sanat eseri bir öykü söyler bize, her fotoğraf, her heykel. Dedikodu yaparken de, fala bakarken de üretilen, öyküdür aslında. Ve hepimiz kendimize has öykülerimizin içinde yaşarken, başkalarının öykülerine de değer, hatta bazen onlarla iç içe geçer, öngöremediğimiz, bambaşka bir öyküye dönüşürüz. Hepimiz birer öyküyüz demektir –öykü sevdiğimize şaşmamalı.

Türkiye’de öykü kitapları, Avrupa’ya oranla daha çok seviliyor; çok sayıda da edebiyat dergimiz var. İşte bir başarı: 14 Şubat Dünya Öykü Günü, Türkiye PEN Yazarlar Derneği’nin (yazar Özcan Karabulut’un önerisiyle) başvurusuyla Uluslararası PEN tarafından kabul gördü ve tüm dünyada kutlanıyor. Çocuk edebiyatında da çok önemlidir öyküler; kısa öyküler, resimli öyküler başköşededir. Uyku öncesinde, battaniye altında, çocuklarla birlikte öykü okumanın sıcaklığı başka nede bulunur? Öykü deyince de, son yıllarda artarak ilgi çeken bir öykü yarışmasından söz etmek isterim.

Bundan 6 yıl önce Ankara’da Kültür Bakanlığı ve MEB’in eşgüdümünde, yayıncılık meslek örgütleri, ilgili tüm STK’lar, yayıncılar ve sektörün bütün paydaşları çok geniş bir katılımla 5. (ve şimdilik son) Ulusal Yayın Kongresi’ni gerçekleştirdiler. Çeşitli konu başlıklarında kurulan komisyonların 2 gün süren yoğun çalışmasının ardından, ilgili taraflara kılavuzluk etmesi dileğiyle bir sonuç bildirgesi (www.ulusalyayinkongresi.gov.tr’de bulabilirsiniz) kaleme alındı. Günışığı Kitaplığı; Çocuk ve Gençlik Kitapları Komisyonu’nun önemli kararlarını da içeren bu bildirgeyi yol haritası kabul edip, çocukları edebiyatla buluşturma ve eğitimcinin eğitimi konularında yayıncılık sınırlarını aşan adımlar attı. Bunların en önemlilerinden biri, Türkiye genelinde 6, 7 ve 8. sınıf öğrencilerinin katılabildiği Zeynep Cemali Öykü Yarışması.

Çocuk edebiyatımızın çok sevilen öykücülerinden Zeynep Cemali’yi erken yitirdik. Ballı Çörek Kafeteryası adlı unutulmaz romanı İtalyanca’ya da çevrilen, roman ve öyküleri 280 binden fazla satan Zeynep Cemali’nin, anısını bir öykü yazma yarışmasıyla yaşatmak; ilkgençliğe adım atan çocukları edebiyata davet etmenin, geleceğin yazarlarının yetişmesine öncülük etmenin benzersiz bir yolu olacaktı. Altıncı yılına girdiğimiz bu yarışma, her yıl ülkenin farklı köşelerinden yüzlerce ve yüzlerce öğrencinin öykü yazmasına, kitap okumasına, edebiyatla düşünce arasındaki sağaltıcı ilişkiyi keşfetmesine neden oluyor.

Her yıl Zeynep Cemali’nin bir kitabından seçilmiş kılavuz cümle ve bir tema veriyoruz öğrencilere. Örneğin, bu yıl “adalet” üzerine yazın dedik. Kılavuz cümle de, “Kara gözlerinde şimşekler çakıyordu,” diye belirledik. Cemali’nin Ben, Çınar Ağacı ve Pufböreği adlı kitabından bir cümle. Bu yıl için yarışmanın son başvuru tarihi yaklaşıyor (18 Mayıs Çarşamba), öyküler yayınevine yağmaya çoktan başladı. Haziran ayında bizi yine yedi yüzü aşan sayıda öykü bekliyor, seçici kurulumuz öyküler denizinde kaybolacak demektir. Çevremizdeki 6, 7 ve 8. sınıf öğrencilerini Zeynep Cemali Öykü Yarışması’na katılmaları yönünde cesaretlendirmek ne iyi olur. Seçici kurulumuz (Cemil Kavukçu, Karin Karakaşlı, Nazlı Eray, Yusuf Çotuksöken ve Müren Beykan) olabildiğince derin bir denize dalmak hevesiyle bekliyor.

Öykü Öykü Gezen Kedi, Çılgın Babam, Gül Sokağı’nın Dikenleri adlı kitaplar, çocuklarla birlikte gülümseyerek okuyabileceğimiz Zeynep Cemali öyküleri sunuyor. Gülümsemek, hele de okurken gülümsemek ilaç gibi. Hepimizin ihtiyacı var. Okulların hem etkinliklerle hareketlenen, hem de sınavlarla ağırlaşan ikinci yarıyılında daha çok gülümsemek için bu haftaki önerim: Efsane çizgi roman dizisi Asteriks’in yaratıcısı Fransız yazar Goscinny’nin bir başka efsane dizisinden herhangi birini çocuklu çocuksuz okumanız. Özgün adı Küçük Nicholas olan ve Türkçe’ye Pıtırcık adıyla çevrilen (kız adını düşündürse de, kahramanımız bir oğlan) bu kitaplarda, zeki ve haşarı Nicholas’nın okulda ve okul dışında arkadaşlarıyla başından geçen maceralar anlatılır (Türkçeleştiren: Vivet Kanetti). Fransız çizer Sempé’nin siyah-beyaz desenleri de bu küçükler “çete”sini ete kemiğe büründürür. Keyif alınması garantidir yani. Pıtırcık Kampta, Pıtırcık Futbolcu, Pıtırcık’ın Bisikleti daha neler neler…

Çocukların, öyküler yazıp öyküler okudukça, çevrelerindeki acı tatlı öyküleri fark edip, kendi doğrularını kurmakta daha cesaretli ve güçlü olacaklarına inanıyorum. Bizler de; çocuklarımız, gençlerimiz gelecek günlerin yürekli ve iyi insanları olsunlar diye onların edebiyatla buluşmalarına öncülük edelim. Yanımızda birer öykü kitabımız hep olsun, her gün bir doz öykü hepimize iyi gelir; hem de nasıl.

* Bu yazı, Happy Nest Bülteni’nin Mayıs 2015 sayısında, yazarın Gönül Çelen adlı köşesinde yayımlanmıştır.

Scroll to Top
Scroll to Top