Theo düşe kalka telsize doğru gitti ve sallanan mikrofonu yakaladı. Hâlâ çalışıp çalışmadığını bilmiyordu, ama yine de mikrofona bağırdı; bitkinlik, korku ve kan kaybına yenik düşene kadar bağırdı. Kayarak güverteye düştüğü sırada son duyduğu şey, yardımın yolda olduğunu söyleyen seslerdi. Hisardan ikiz dumanlar yükseliyordu. Onların hemen üstünde, yusufçuklar kadar mavi Zagwa Hava Kolordusu, altın gökyüzüne yükseliyordu.
Geçmiş ne kadar geride kaldı
Philip Reeve’in tüm kaynakları ve insanı tüketmeden yaşanabilir bir dünya yaratma olasılığını sorguladığı, sağlam politik kavrayışı ve insan doğasını tüm çıplaklığıyla sergileme becerisiyle okuruna karanlıkla aydınlığı yan yana sunduğu ödüllü bilimkurgu dizisi “Yürüyen Kentler” bu dördüncü kitapla sonlanıyor. Savaşın sonuna yaklaşırken, yıllar süren mücadele ve ihanetlerin ardından bitap düşmüş kahramanlar huzur arayışında. Yine de geçmişin kötü bir sürprizi var. Son bir düşman daha kaldı. Bu, insanlık adına verilecek son bir mücadele daha mı demek?
Konu Özeti
Kalpler kırık, ittifaklar paramparça… Karanlığa ve sessizliğe gömüldüğü düşünülen topraklardaki hareket dikkat çekiyor. Yakın tarihin tozları, yeniden doğuşun küllerine mi dönüşüyor? Yeni bir yaşam umuduyla omuz omuza verenler, dünyanın tek kurtuluşunun “insansızlaşmak” olduğu düşüncesi karşısında nereye kadar direnebilir? Büyük acılar çekmiş bir dünyanın pamuk ipliğine bağlı dengesi korunabilir, insanlık kara talihi yenebilir mi?..