Eyvah, bebeğim özgürleşti, ergen oldu!

Çocuklar büyürken, evde ne çok ayrıntı değişir, hem mekânsal anlamda hem aile içi ilişkiler anlamında. Normaldir bu, bebeğimiz önce çocuk, sonra da adım adım ergen olur, genç olur. Boyu uzar, kilosu artar, ilgileri çeşitlenir. Artık ne kucağımıza sığar, ne yatağına. Ayıcıklı nevresimler beğenilmez olur, yatak dar gelir, masanın sandalyenin boyutu da rahatsızlık verir.

Anneye, babaya bağlı, ya bizi ya da bir başka aile büyüğümüzü model alan çocuğumuz; okumayı, sporu, sanatı keşfetip, bizleri gururlandırarak, sevgiden yorarak büyür büyür vee yavaş yavaş bir yerlere kaybolur sanki. Artık kendi bildiğinden şaşmak istemeyen, ana baba sözüne kulak asmayan, her gün banyoya girmeyi zül bulan, küçüklerle zaman geçirmekten hiç hazzetmeyen, hormonlarının esiri bir asi durur karşımızda! Sevgili arsız asilerimiz.

Hal böyle olunca da, okuma alışkanlıkları da tümden değişmeye başlamıştır. Hatta bazısı, ne yazık ki o güne kadar okuduklarını yeterli bulup, kitapları toptan rafa kaldırır. Sabırlı olmaktan başkası gelmez elden. Çocuğumuz büyümektedir. En iyisi, bizim de sıkı manevralar yapmamız.

Ergenler için yazılan romanlar elinize geçmediyse, bakmanın zamanıdır. Karışık duygular arasında gidip gelen, içindeki “kendini” keşfetmeye, onu özgür bırakmaya çalışan ergenlerin başından neler geçmez ki. Bu yaş grubuna yazılan çoğu kitap gülümsetecek ayrıntılarla doludur ve ebeveynin de okuması tavsiye edilir; hem evlatları az daha anlamaya çalışalım diye (çünkü kendi ergenliğimizi unutmak isteriz ve çoğumuz o yılları belleğimizin iyice derinlerine gömmüşüzdür) hem de yaşamakta olduğumuz kapı baca çarpma günlerine azıcık gülelim diye.

Bu tür kitaplardan 3 örnek var bu sayfamızda. İlki, Ailede Grev Var (çev. Demet Elkâtip, Günışığı Kitaplığı). İtalyan kütüphaneci, yazar Chiara Lossani, semt değiştirme kararı vermek zorunda kalan ailesine kızan Stella’nın, gönlüne uygun bir aile aramasını anlatıyor. Yetişkinlerin aldığı kararların çocukların yaşamını etkilediğine dikkat çekerek, aile içi iletişimin önemine değiniyor. Kızımız Stella aile arayışı sırasında okuru güldürdüğü gibi, dedektiflik merakı yüzünden de kaygılandırmıyor değil. Arkadaşlarından, okulundan ayrılmak zorunda kalmanın çilesine bir de annesinin, çalıştığı veteriner kliniğinden hasta kedileri evde rehabilite etmeye getirmesi eklenir. Üstelik, babasının her gece kitap okumak yerine film öyküleri anlatarak yarattığı büyülü dünya, yeni evde yeni işyeri temposu yüzünden kesintiye uğramıştır. Stella için bu evde greve gitmek, kaçınılmazdır artık.

İkinci kitabımız, Menekşe İstasyonu ve Benim Babam Ömür Adam çocuk kitaplarıyla sevilen öğretmen, yazar Ömer Açık’ın: Montsuzlar (Günışığı Kitaplığı). Sık sık alfabetik sırayı kullanmamızın yol açabildiği olumsuzlukları gereğinden fazla “hisseden” kahramanımız liseli Veysel (Evet, adının başharfi ne yazık ki alfabenin sonunda!) araştırmaya başlar: Alfabe neden bu şekilde sıralanmış olabilir ki? Neden V sonlardadır da başta değildir? Ya da A neden en başa kurulmuştur? Kimdir buna yol açan? Veysel alfabetik sıra yüzünden mahrum kaldıklarının peşine düşüp hakkını arayınca, lisede neler neler olur… Hem gülümseten hem düşündüren bir roman.

Üçüncü kitabımız yer yer kahkaha bile attırıyor: Festival Mühendisi (çev. Aslı Anar, Günışığı Kitaplığı). Ergenlikte ne çok şey yanlış anlaşılır! Amerikalı, ödüllü yazar Kathryn Erskine de Türkçe’ye çevrilen bu ilk romanında, gençlere uyguladığımız meslek baskısı üzerinden bizi güldürürken, sözcüklere dayalı bir yanlış anlamalar silsilesinin içine sokuyor okurunu. Babasının, mühendis olması gerektiği yargısına nasıl direneceğini bilemeyen delikanlımız Mike, kendini yabancı bir ülkede iki yaşlı akrabasına göz kulak olma göreviyle karşı karşıya bulur. Çok tatlı bir kadın da, çok tatlı bir çocuğu evlat edinmek istemektedir. Mike olayların orta yerine mecburen balıklama dalar ve ergenlerin kaçtığı pek çok işi üstlenmek zorunda kalır.

Sanılanın tersine, özellikle ergenliğin başında olan gençlerin sıcak, duygulu romanlara hâlâ ihtiyacı var. Bir yanlarıyla aileye bağlıdırlar çünkü, öbür yanları kalk gidelim der. Bu yaşta birlikte kitap okumamız olanaksızdır belki ama aynı kitabı okuyup üstünde konuşmayı başarabiliriz. Toplumsal huzur ve barışa ulaşmak için kitapların, okumanın gücünü küçümsememeli –aile içindeki mutluluk ve sevgi ortamı için de öyle. Şair Birhan Keskin’in “2017 her derde deva olsun” dileği gerçekleşse, ailelerde de, ülkemizde de hayat bayram olsa.

 

* Bu yazı, Happy Nest Bülteni’nin Ocak 2017 sayısında, yazarın Gönül Çelen adlı köşesinde yayımlanmıştır.

Scroll to Top
Scroll to Top