Doğa biziz, biz doğayız !

Yıllarını çocuk edebiyatımıza adamış yazar ve illüstratör Ayla Çınaroğlu geçenlerde çok anlamlı bir ödülün sahibi oldu: Dil Derneği Beşir Göğüş Türk Dilini ve Çocuk Edebiyatını Geliştirme Ödülü. Bu ödüle, Ormana Güzelleme adlı kitabıyla değer görülse de, çok sayıda kitabıyla Çınaroğlu, Türkçe’nin doğru ve güzel kullanılmasının yanı sıra kitaplar yoluyla çocuklara doğa ve hayvan sevgisi aşılanmasının da sadık neferlerindendir. Özellikle son yıllarda, ünlü sanatçı Mustafa Delioğlu’nun nefis desenleriyle bütünlenen pek çok kitabı, çeşitli yayınevlerinin etiketiyle peş peşe raflara çıktı, sevilerek okunuyor.

Bunlar arasında ilginç bir koleksiyon oluşturan dört kitap (Hep Kitap), hepimize göz kırpıyor. Tarihten bu yana incirin bereket simgesi oluşunu, ağacını, meyvesini çocuğa göre anlatan İncire Güzelleme, dertlere deva zeytinin öyküsünü dillendiren Zeytine Güzelleme, elmayla insanın bitmeyen sevdasına odaklanan Elmaya Güzelleme ve son olarak, Ormana Güzelleme. Ödevinde anlatmak için “ormanlar güzeli”nin kim ya da ne olabileceğini arayan küçük çocuğun resimli kısa öyküsü bu sonuncusu. Ailesinde herkesin bir önerisi var çocuğa: Aslan, geyik, yılan, kuşlar, kelebekler, hatta Tarzan… Geniş ailenin bir de bilge ninesi var ki, oturduğu köşede gülüp duruyor bu fikirlere.

Sanatçı Delioğlu’ndan söz edince, hele ki orman deyince, Gücünü Yitiren Kral’dan (Günışığı Kitaplığı) söz etmeden geçemeyiz. Deneyimli yazar Pakize Özcan’ın bu resimli öyküsünde, yüreği nefretle dolu, zalim aslana, onun ormandaki zorbalıklarına karşı gelmeye karar veren hayvanlar başrolde. Bir zorbaya karşı tek yürek olunabilir mi, onca farklı hayvan yoksulluktan ve yolsuzluktan kurtulmak için birlikte mücadele etmeyi başarabilir mi? 1997 Eğitim Sen Çocuk Öykü Yarışması Seçici Kurul Özel Ödülü’nü kazanmış olan bu kitap çocuklarda, hayvanlar dünyasında bilmediklerini öğrenme merakı da uyandırabiliyor.

Hayvan ve doğa sevgisi bizi insan sevgisiyle de buluşturuyor, şefkatli canlılar olmamız için hamurumuza maya çalıyor. En küçüklerden başlayarak her yaşa, kentte ya da doğada yaşayan hayvanlarla ya da ağaçlarla ilgili yüzlerce öykü kitabı var raflarda. Seçmek zor, ama arka kapaklarını okuyarak, desenlerine bakarak karar vermek de mümkün, hakkında yorumlar var mı diye internetten araştırmak da.

Burada üç özel kitabı daha anıp, doğa ve hayvan sevdamızı iyice vurgulamış olalım. Çocuk edebiyatımızın dikkati çeken yazarlarından Gökçe Ateş Aytuğ’un Maya’nın Ağacı (res. Gökçe İrten, Günışığı Kitaplığı) adlı romanında, bir mahallenin, çeşitli canlılara yuva olan fıstıkçamı için verilen mücadele ekseninde çokrenkli bir mahalle yaşamı anlatılıyor. İğneyaprakları altındaki arabalarımızı kirletiyor yollu hadsiz şikâyet üzerine, pek çok canlının yaşamını etkileyecek bir kararın nasıl fütursuzca alınabildiğini okuyoruz. En önemlisi, Maya ve dedesi, dostları ve hatta kargalar cânım fıstıkçamına nasıl da birlikte siper oluyorlar! Mahallenin emektar terzisi, bir mimarlık ofisinin genç çalışanları, pazarcılar ve tabii kedi Muhtar ile evine yerleşiverdiği Sümbül Teyze… Doğanın kentlerde yok edilmesi keyfiyetine karşı direnmemiz gerektiğini zarifçe hatırlatan sıcacık bir çocuk romanı.

Şiirsel okumalara düşkün olanlar için de, sevilen yazar Şermin Yaşar’ın Kuş Masalları (Doğan Egmont) doğayla kucaklaşmada ilginç bir okuma seçeneği oluşturuyor. Dünyanın en özgür sandığımız, hep çok özendiğimiz kuşlarıyla masallar kurmuş yazar. Sus Dağı’yla başlayıp, Bil, Gör Dağlarıyla süren, Giz Dağı’yla sona eren, 7 ayrı dağın bin bir çeşit kuşuyla örülmüş masallar… Sanatçı Soner Hızarcı’nın incelikli desenleriyle adeta “uçan” bu özel kitabı, “Aklını al heybene, gönlünü koy cebine / Hayreti tak boynuna, hayali al yanına…” diyerek başlatan yazar, “Masallar noktalansın, kitabımız kapansın / Okuyanın gönlünde hep kuşlar kanatlansın” diye de noktalamış. Çocuklarla birlikte kuşlara gönül gözüyle bakma, hatta İstanbul’un ünlü “kuş gözlem günlerini” kaçırmama isteği uyandırıyor.

Doğaya, canlılara başka başka açılardan bakmanın yolları yaşamlarımıza anlam katıyor. Küçük çocuklara yakın olabilenler, küçük çocukları olanlar en iyi biliyor bunu. Nicedir unuttuğumuz “eğrileri” onların merak dolu sorularıyla hatırlayıveriyoruz. Belki, sık sık neşeye yol açıyor, ama bazen de daralmamıza neden olabiliyor, çünkü sorularının cevaplarını bilemiyoruz, hiç düşünmemişiz ya da hatta ilk kez karşılaşıyoruz. Ayıklayın pirincin taşını!

Kitaplarının yanı sıra köpek eğitmeni oluşuyla da, yoldaşı Poka ile okul ziyaretleri yapmasıyla da çocukların sevgilisi İrem Uşar, Düz Çizgi Tepetaklak (Günışığı Kitaplığı) adlı çocuk romanında pirincin taşını ayıklatıyor bize. Kentlerin çeşitli köşelerinde ve otoyollarda ihtiyaç duyulan dümdüz çizgileri çizen bir babanın kızıdır Lina. Birinci sınıfa başlayıp da, harflerin düz çizgilerle yazılmak zorunda olduğunu öğrenmesi, onu adeta çileden çıkarır: Doğa ve düz çizgi bir arada var olamaz ki! Arkadaşlarını da, kitabın okurlarını da araştırmaya sürükler Lina. Ünlü sanatçı Huban Korman’ın şahane siyah-beyaz desenleriyle kurgulanan kitap, çocuklarla birlikte okumaya çok uygun. Doğada düz çizgi var mı yok mu, araştıralım elbette, ama en iyi bildiğimiz şu olsun: Doğa biziz, biz doğayız, neyse ki çocuklar asla vazgeçmez ne doğadan ne bizden!

* Bu yazı, Happy Nest Bülteni’nin Mart 2019 sayısında, Müren Beykan’ın Gönül Çelen adlı köşesinde yayımlanmıştır.

 

Scroll to Top
Scroll to Top