Çocuk edebiyatı kurtlu elmadır, içinde sürprizler barındırır…

Bugün hâlâ çocuk edebiyatının eğitsel kitaplardan farkını görmeyen, bilmeyen var. Kimi yayıncılar bile çocuk kitabıdır işte hepsi diyor. Doğru olan tek sözcük “çocuk”, gerisi elma ile armut gibi farklı birbirinden. Yaratıcı içerikleri, yaşamı algılama ölçütleri, çocukla buluşma nitelikleri epeyce değişik birbirlerinden. Eğitsel amaçlı kitaptan elma kurdu çıkmamalıdır, orası kesin; ama edebiyat kitabı mis gibi “doğal”, mis gibi kurtlu olur, olmak zorundadır.

Çocukları her fırsatta eğitmek istiyoruz. En çok da iyi eğitimli anne babalar böyle düşünüyor. Eğitsel kitaplara ayrı düşkünler. İyi güzel ama lütfen bırakın, edebiyat kitapları da çocukların özgürlük alanı olarak kalsın. İlla “zamanın genel geçer başarısı”na endekslenmesin çocuğun elindeki öykü mesela. Kahramanlar havada uçsun, bazen başarısız, çokça kırılgan olsun. Korkmayalım, çocuğumuz böyle kahramanları okudu diye mahvolmayacak! Tersine, dünyanın yaşanılır bir yer olmasını sağlayan, o hayal gücü dediğimiz şahane özelliği beslenecek.

“Başarı”ya biat eden hırslı karakterler yerine kırılgan, zarif ruhları, derin duyguları, şefkat ve nezaketle örülü ilişkileri yazanlar da var. Çocukların çok sevdiği yazarlardan Sevim Ak, tam da böyle öykülerin üstadı. Son romanı “Ada ve Adam” meraklı, duyarlı bir çocuğun hem ev ortamına, hem de arkadaşlarıyla buluştuğu parktaki keşfine odaklanıyor. Evde, yeni doğan bebekle birlikte birikmeye başlayan koli kutuları var! Arkadaşlarıysa yeni yeni kurslar peşinde. Anlaşılmaz bir kütle de en şatifilli ağacın altını mekân tutmuş. Ada bazen hüzünlenip, bazen kırılır gibi oluyor ama, hem ileri yaşta yeni bir arkadaş ediniyor, hem de kardeşine anlatacağı ilginç anılar biriktiriyor.

Çocuk edebiyatının yıldızlarından Christine Nöstlinger’in, hiç mi hiç derdi değildir okurunu eğitmek. Günışığı Kitaplığı’nda çeşitli yaşlar için geniş bir koleksiyona sahip olan yazarın son kitaplarından biri “Uçuk Kaçık Loretta”, genç okurlar için, farklı bir yayınevinden sunuldu. Mahalleye yeni taşınan Loretta’ya vuruluveren Kel Kafa’nın adeta tepesinden izliyoruz tüm olup bitenleri. Gençlik duyguları hakkında sıcacık bir roman. Üstelik ergenliğin pek çok konusuyla harmanlanmış.

Türkçe’nin bekçilerinden Feyza Hepçilingirler’in mektup yazmaya temellenen bir kitap dizisi başladı. İlki “Ayvalık’tan Gelen Mektup”tu. Yazarının da memleketi. Amerika’da yaşayan Diyar’la, Ayvalık’ta yaşayan Yusuf’un dillerini geliştirmek için mektuplaşması, yaz aylarında Ege’nin bu şirin köşesinde buluşmaları. Bu kitapta Ayvalık, yazarın “Ardahan’dan Gelen Mektup” kitabında da Ardahan tanıtılıyor bir yandan. Ülke tarihinden de ipuçları içeren dizi yeni kentlerle sürecek.

Bir büyük şairi yitirdik geçen günlerin birinde. Ülkü Tamer, çocuklara da kitaplar miras bıraktı. Posta pulu sevenler, pullar üstündeki muhteşem desenleri, anıları iyi bilir. Usta şair, bu hazineden yola çıkarak yazdığı “Pulların Savaşı” adlı öyküsünde, pulları konuşturmuş, onların kahraman olduğu sıradışı bir öykü kurgulamış. Güzellik yarışması, Gaziantep’in uzaygemisine kaçırılması… Çocuklara dedim ama hepimiz için bir fantastik hazine bu kitap.

Evet, bir büyük şairin sesi, dizeleri, kitapları kaldı bize: “Düşünüzde görün beni / Düşte hayra yorun beni / Esen yele sorun beni / Gökyüzünde yasım durur.”

 

*Bu yazı, Vatan Kitap’ın Mayıs 2018 sayısında, yazarın köşesinde yayımlanmıştır.

Scroll to Top
Scroll to Top