Değerli okurlarım,
Her 24 Kasım benim için ayrı bir heyecan ve enerji kaynağıdır. Bu yıl bu heyecanıma Günışığı Kitaplığı ayrı bir boyut kattı. İkinci kitabım Lokumlu Masa’nın elime geçmesi de bu güne denk getirildi. Böyle bir incelik ve bu sayfalarda sizlerle buluşma sevinci yaşattıkları için Günışığı ailesine sonsuz teşekkürler.
Değerli genç meslektaşlarım, sevgili öğrencilerim,
Uzun yıllar önce İstanbul Üniversitesi Türkoloji Bölümü’nden mezun olup 35 yıl öğretmenlik yaptım. Edebiyat öğretmeni olarak önce Şavşat Lisesi, sonra Fethiye Lisesi’yle, dershane ve özel okullarda çalıştım. Öğretmenler Günü’nün anlam ve önemiyle ilgili bilgilerinizin yanına, ben bugün mesleğine tutkun bir öğretmenin yoğun duygularını da eklemek istedim.
Sadece derslere girip çıkmak ve bilgi aktarmak olmadı uğraşım. Öğrencilerimi hayatla ve sanatla tanıştırmak için yoğun bir çaba gösterdim. Derslerimi bir sanatçı duyarlılığı ve estetiğiyle işleyerek öğrencilerimin ruhlarına dokunmayı yeğledim hep. Sınıf bir sahne oldu. Bütün öğrencilerimi oyuna katmaya özen gösterdim. En arkada başı eğik oturan öğrencim törenlerde şiir okudu. Kompozisyon çalışmalarıyla onların gizli bahçelerinde keşifler yaparak onları yazmaya yönlendirdim. Onlarca öğrencimle meslektaş da oldum. Bana dönüşler ne onur vericiydi.
Hep bakımlı ve şık olmaya özen gösterdim. Elim kolum kitaplarla, dergilerle dolu dolu girdim sınıflara. Okuduklarımı, izlediklerimi, gördüklerimi derslerle birlikte sundum onlara. Sevincimi de üzüntümü de saklamadım öğrencilerimden. Kızdığım, küstüğüm de oldu tabii ki. Karşılarına kendilerinden biri gibi çıktım. Hiç yorulmadım. Karşılığını da yüzlerce öğrencimin yüreğine, ruhuna, aklına işlediklerimle aldım. Onlar beni sevdi. Bense onları daha çok sevdim.
Şimdi sizleri, o yıllara özlemimi dile getiren duygularımla baş başa bırakıyorum.
“Emekliyim artık. Uzaklarda kalmış zamanlardan anılar topluyorum. Beni bir yaştan bir yaşa yolcu eden öğretmenliğim. Yol olduk yorulduk, han olduk dinlendik.
Şairlerim, yazarlarım, şiirlerim, öykülerim. Noktalı virgüllerle uzayan, virgüllerle çoğalan, ama noktalanmayan doyumsuz günlerim: Öğretmenliğim.
Her yıl yeni bir maceranın kapısında yeniden yeniden buluştuğumuz oğullarım, kızlarım. Yüzlerce genci bağrına basan sıcaklık ve güven: Öğretmenliğim.
Kıvancım, sevincim, avuntum, göğsümde madalyam: Öğretmenliğim.
Gururum, enerjim, güzelliğim: Öğretmenliğim.
Bütün karanlık ve karalıkları unutturup geniş kanatlarıyla aydınlık taşıyan öğretmenliğim.
Ne çok güzellik eksildi çevremizden. Hele hele bu salgın günlerinde ne çok şey çıkıp gitti hayatımızdan. Ama ayaktayız, dayanacağız. Bana bu direnme ruhunu kazandıran öğretmenliğim, sana sonsuz teşekkürler.
Unutulmaz öğretmenlik yıllarımda bana eşlik eden güzel arkadaşlarıma ve sıralarından bana hâlâ gülümseyen öğrencilerime teşekkürler.
Beni alnıma koydukları bilgi çelenkleriyle bu yolculuğa uğurlayan değerli öğretmenlerime de en büyük teşekkürler.
Ve gönül dolusu şükranlarımı, bize bu günü armağan eden büyük önderimiz, BAŞÖĞRETMEN’imize sunuyorum.
Öğretmenliğim, ne mutlu sana O’nun yolunda bıkmadan usanmadan dönmeden yürüdün, yürüdün, yürüdün…..”
Sadece duygusal anmaların bu günün anlamına yeterli olmayacağını da çok iyi biliyorum. Öğretmenlerin, hak ettiği yaşam kalitesini ve donanımları sağlayacak olanaklara, atanamayan yüzlerce genç öğretmenimizin de mesleklerine kavuşmasını dileyerek tüm öğretmen arkadaşlarımın ÖĞRETMENLER GÜNÜ’nü kutluyorum.
