Sihirli köprüler…

Masallar değişiyor… Yılbaşı heyecanlarımız ve bayram telaşlarımız da öyle… Günümüzün karmakarışık dünyasında çocuklarımıza beslediğimiz sevgi, onların yüzünü güldürmeye ne yazık ki, yetmiyor artık. Artık çocuklarımızın korkularına, sevinçlerine, endişelerine ya da neşelerine varan kısa yolları bulmak, onlarla hayatı çabucak buluşturan sihirli köprüler kurmayı başarmak zorundayız…

Belki onları dinlemeyi, onlarla düşünmeyi, hayatı onlarla yeniden öğrenmeyi deneyen yeni masallar yazmalı. Çocuklarımızın hak ettikleri gibi, şimdiye kadar anlatılmamış güçlü öyküler anlatmalı. Şimdiye kadar yazılmamış derinlikte, özende kitaplar hazırlamalı. Onlar söz konusu olduğunda, hiçbir şeyi beğenmemeli, ama her şeyden ders çıkarmalı. Onlar için ince eleyip sık dokuma becerimizi zenginleştirmeli, çeşitlendirmeli, vazgeçilmez kılmalı. Hiç yapmadığımız gibi…

Yüzlerce yıl önce, Akdeniz kıyısındaki küçük Demre’de görev yapan babacan bir din görevlisinin günün birinde Noel Baba efsanesine dönüşmesini sağlayan yaratıcı uygulamalar kadar çarpıcı yeni yollar bulmamız gerek belki…

Belki de, binlerce yıl önce Kuzey Ege’nin eski liman kentlerinin mermer meydanlarında toplaşan yüzlerce çocuğun, gencin, yetişkinin Homeros’un dramatik sesinden soluksuzca dinlediği ünlü İlyadadestanı gibi zamana direnebilen derin ezgiler…

Ya da binlerce yıl önce uzaklarda, iki nehrin arasındaki topraklarda fısıldandığı halde bugün dünyanın dört yanına yayılıveren Gılgamış ile Enkidu’nun öyküsü gibi sıcacık dizeler…

Akşam alacasında Elazığ’ın tepesinde bir kartal yuvası gibi görkemli yükselen Harput’tan Doğu’nun dağ imparatorluklarını seyreden eski bilgelerin dilinden süzülen nice türkü belki de…

Dünyanın en bereketli, en güzel topraklarını ülke edinmiş insanların vakarı ve yetinmezliğiyle daha da çok çalışmalı ve üretmeli yeni yılda…

Artık hiçbir şey eskisi gibi değil. Ve bu çok güzel…

Scroll to Top
Scroll to Top