“Yaşın ilerledikçe, giyinmeye başlarsın. Giderek daha fazla tabaka edinirsin, bunlar seni duyarsız kılar. Bütün toplum çıplak kalsaydı, önce birbirimizi kucaklar, sonra da toplu harakiri yapardık.” / “Kendini çıplak hissetmiyor musun artık?” / Babası yavaşça ve üzgün bir ifadeyle başını iki yana sallıyor. / “Belki de o kadar çok tabakam yoktur, ama doğrudan temas benim için bir mucize olurdu.” / “Yani bütün bunlar… şimdi yaşadıklarım… geçecek mi?” / “Büyük ihtimalle evet. Maalesef.”
2010 Magnesia Litera Ödülü
Bir genç hayata karşı ne kadar giyinebilir?
Çek yazar Iva Procházková, ergenliğin kaçınılmaz “çıplaklığını” ve hayatın yakıcı “soğuğunu”, Berlinli beş gencin kesişen yaşamları üzerinden anlatıyor. Roman, anlatım ve duygu yoğunluğunun yanı sıra, karakter kurgusuyla da gençlerin hayata atılırkenki korunaksızlığının çerçevesini başarıyla çiziyor. 2010 Magnesia Litera Ödülü’ne değer görülen kitap, gençlerin hayatla kurdukları doğal ve doğrudan ilişkide kendi yollarını bulmalarının hassasiyetini vurgulayan, güçlü bir edebiyat örneği.
Konu Özeti
Berlinli beş genç, Sylva, Filip, Niklas, Evita ve Robin… Hepsi de 16-17 yaşlarında, insanın en çıplak hali olan “ergenliği” yaşıyorlar. Çıplaklar, çünkü hayatla temasları çok daha doğrudan. Büyümenin zorunlu kıldığı katmanlarla ve kalkanlarla henüz donanmamışlar.