Siz sevgili öğretmenler ve kütüphaneciler!..

Mine Soysal’ın 7 Mart 2015’te gerçekleşen 8. Eğitimde Edebiyat Semineri’nin açılışında yaptığı konuşması: 

Bu sabah sizleri Yaşar Kemal’in Bu Bir Çağrıdır kitabından arı duru sözlerle selamlıyoruz:

Bugün bu ülkede yaratıcılığımız eksilmişse, vicdanımız vurdumduymaz olmuşsa, şiddet hayatımızın her alanında üstümüze çökmüşse, hiçbir kuruma güvenimiz kalmamışsa, bunlar bir kuşak ömrü süregelen kirli savaşın insanlığımızda açtığı yaralardır…

Bugün bir umutsuzluk yeli ortalığı kasıp kavuruyor. Ben diyorum ki, bu yaraların sağılması bizim elimizde. Ülkemizin onurunu, ekmeğini, kültür zenginliğini kurtarmak elimizde. Gelin de doğru dürüst bir demokratik düzenin kurulması için aklımızla, yüreğimizle el ele verelim.

Bu bir çağrıdır.

Sözümüz sizedir.” 

Evet, Usta’nın sözü hepimize! 

Cumhuriyet tarihinin en zorlu dönemlerinin birinden geçiyoruz. Her gün bu denli adaletsizliğe, haksızlığa, ayrımcılığa, cinayete, taciz ve tecavüze, iş kazasına tanık olmak; saygısızlığın, öfkenin, şiddetin, nefretin ve vicdansızlığın gitgide artarak yayıldığını görerek yaşamak çok güç. Ders kitaplarına kadar sızan ötekileştirme; hayvanlara karşı, etnik ve cinsel farklılıklara karşı nefret söylemi dehşet verici! Çocuklar, gençler ise yaşadığımız bu vahşi süreçte sadece üçüncü sayfa haberlerinin öznesi durumundalar. Toplumda yok gibiler, neredeyse görünmez kılındılar…

Olup bitenlerin en yakın tanığı sizlersiniz!

Bugün bu salonda bir araya gelen, yüreği iyilik, adalet ve barış için çarpan siz eğitimcilerin, kütüphanecilerin edebiyat savunucusu olması, hatta bu uğurda marjinal olarak tanımlanmayı bile göze alması her zamankinden daha önemli. Çünkü mesleki sorumluluğunuz, çocukları, gençleri ait oldukları ailenin ve sosyal çevrenin standartlarından, alışkanlıklarından çok daha yüksek bir noktaya çekebilmeyi gerektiriyor. Bugün bunun için biraz daha donanmak; çağdaş edebiyata, okuma hak ve özgürlüklerine daha çok yakınlaşmak, anlamak ve benimsemek için birlikteyiz.

Sizler, çocuklara, gençlere en yakın olanlarsınız. Onları tanımak, hayallerine ortak olmak sizin elinizde. Yaşamlarının edebiyatla anlamlanmasını, bir ömür boyu yaralarını edebiyatla onarmalarını sağlayabilirsiniz. Okuma eğilimlerini sorup öğrenebilir; çok sayıda nitelikli edebiyat kitabını türlü vesilerle önererek, seçeneklerini sürekli artırabilirsiniz.Okumaya, edebiyata özendiren ortamlar, nedenler yaratabilirsiniz.Onlar adına sadece didaktik seçimler yapmadan, kişisel okuma serüvenlerine yoldaş olabilirsiniz.Onların kitaplara gösterdikleri tepkileri sabırla, güler yüzle karşılar, okuma deneyimlerine saygı göstererek onları anlamaya çalışabilirsiniz.

Ancak bunları yapabilmek için, en başta okumayı sevmek ve edebiyatla mesleki anlamda ilgilenmek gerek. Araştırmaya üşenmemek, öğrenmeye yüksünmemek gerek. Öğrencileri, şimdilik okudukları kitaplar, türler için hor görmeden; kendi keşiflerini yapmalarını engellemeden; her koşulda cesaretlendirip yanlarında olmak gerek. Onların da bizim kadar dilediğini, hoşlandığını okuma hakkına sahip olduklarını kabul etmek gerek. 

Peki, bütün bunlar ne demek? Hem öğrencilerin hem de ailelerinin hak ve özgürlüklerinin savunucusu olmak demek. Ülkemizde son yıllarda hızla çoraklaştırılan kültür sanat dünyasını önemsemek; bilimi ve sanatı engelleyen politikalara karşı çıkmak demek.Demokrasinin nimetlerinin daha çok bilincine ermek, kişisel hak ve özgürlüklerimizi savunmak demek. Toplumda bu denli etkili olabilen nadide mesleklerinizi daha çok sevmek, kıymetini bilmek demek… 

Usta yazar Ursula Le Guin, Günışığı Kitaplığı’nın Yetişkinler Ejderhalardan Neden Korkar? adlı deneme seçkisine adını veren yazısında bakın ne diyor: “Olgun bir insanın tüm gelişmiş yetenekleri bir çocukta vardır… Bu yetenekler içinde en insana özgü ve insani olanın hayal etme gücü olduğuna inanıyorum: O halde kütüphaneciler, öğretmenler, ebeveynler, yazarlar ya da sadece yetişkinler olarak bize düşen mutlu görev, alabileceği en iyi, en saf besinleri vererek bu yeteneğin çocukta özgürce gelişmesini, yeşil defne ağacı gibi serpilmesini teşvik etmektir.” 

Sizler bunu yapabilirsiniz. İçine doğdukları bu acımasız dünyada, çocukların, gençlerin özgürlüklerini hiç olmazsa edebiyatın tehlikelerden uzak anlam evreninde yaşamalarına yardım edebilirsiniz. Öğretmenlik de, kütüphanecilik de, bunu başarabilecek belki de biricik büyülü meslekler…

Çağdaş çocuk ve gençlik edebiyatındaki 20. yılını kutlamaya hazırlanan yayınevimiz Günışığı Kitaplığı adına hepinizi sevgiyle selamlıyorum. Bugün bu güzel okulu hep birlikte adeta bir edebiyat sarayına dönüştüreceğiz. Edebiyat dolu bu özel güne hepiniz hoş geldiniz!

Mine Soysal

Scroll to Top
Scroll to Top