Şişhane Yokuşu’ndan İf Şatosu’na büyülü bir yolculuk

Çağdaş çocuk edebiyatımıza ödüllü kitaplar armağan eden, fantastik eserleriyle sevilen usta yazar Nazlı Eray, edebiyat macerasının nasıl başladığını, çocuklara ve gençlere yazarken geçtiği altın yolları anlattı.

Edebiyat duygumun ve serüvenimin nasıl ve ne zaman başladığı sorulduğunda ortaokul yıllarıma gidiyorum. 16 yaşında bir ortaokul son sınıf öğrencisiyken “Mösyö Hristo” adlı öyküyü kaleme aldığım yıllara… İstanbul’un eski bir köşesinde, Şişhane’de, Tepebaşı’nda bundan çok uzun yıllar önce, İstanbul böyle bir İstanbul değilken, yarı karanlık bir dünyada bir akşamüstü, bir beyaz kâğıda “Mösyö Hristo” adlı bir öykü yazdım. Bu benim ilk hikâyemdi.

Mösyö Hristo, Şişhane Yokuşu’ndaki Saadet Apartmanı’nın kapıcısıydı. Mösyö Hristo, bir yaz günü bir kuş olup Kuledibi’ne uçuyor. Gece gündüz, tüm gün boyunca o çok sevdiği Pera’yı kuşbakışı izliyor. Yaşlı kapıcı orada hayatının muhasebesini yapıyor. Kapıcı dairesine dönmemek, kendisini bekleyen karısı Madam Marina’dan kaçmak istiyor, ama yapamıyor. Birçoğumuz gibi tekrar o rutin hayata geri dönüyor, onu yaşlı gözlerle bekleyen karısına, “Çok yoruldum,” diyor. Kapıcı bir gün süren o özgürlüğün tadını çıkarmış, fakat ondan bir parça dahi alamayacağını anlayarak eski hayatına geri dönmüş. Uçan bir kapıcı, Mösyö Hristo… Ben bu hikâyeyi yazdığım zamanlarda daha Süpermen, Harry Potter yoktu, uçan bir adam ya da diğer fantastik öğeler ortada yoktu.

Bu yazı Keçi e-dergisinin 2. sayısından alınmıştır. Tamamını okumak için ….

Scroll to Top
Scroll to Top