Bizden Haberler

Ellen Wittlinger geçti Istanbul’dan

ellen-wittlinger

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Ülkemizde 2002 yılında yayımlanan Zor Sevgiler (Hard Love) adlı romanıyla tanınan ABD’li yazar Ellen Wittlinger yayınevimizi ziyaret etti.

İlk baskısını 2002 yılında yayımladığımız, gençlere bakan edebiyatın ülkemizde çevrilen en başat ve başlatıcı eserlerinden biri olan Zor Sevgiler (Hard Love) adlı romanın yazarı Ellen Wittlinger, 29 Eylül 2011 Perşembe günü yayınevimizi ziyaret etti. American Heritage Dictionary Başeditörü olan eşi David Pritchard’la İstanbul’a gelen yazar, kentimizi gezdikten sonra yolculuğuna Anadolu’da devam ediyor.

ABD’de birçok edebiyat ödülüne değer görülmüş, gençliğin “zor” ya da “zor görülen” konularını cesur, yenilikçi ve genç bir dille ele almış ve almaya devam eden, gençlik kütüphanesinde uzun süre çalışmış olan Wittlinger’ın güler yüzüyle aydınlanan sohbetimizden süzülen bazı bölümleri, okurlarımızla paylaşmaktan mutluluk duyuyoruz.

Özellikle gençler için yazan bir yazar olarak “gençlik kitapları” ya da “gençlik edebiyatı” gibi terimlerle ilgili ne düşünüyorsunuz?
Sanırım bu tanımlama ilk olarak kitapevlerinde başladı, çünkü kitapevleri bu kitapların çocuk kitaplarından farklı olduklarını ama henüz yetişkin kitabı da olmadıklarını göstermek istiyorlardı. İleri gençlik edebiyatı ile yetişkin edebiyatı arasındaki ince çizgide duran birçok kitap söz konusu. Bu bizim ülkemizde de bir tartışma konusu. Ne yapmak gerekir? Başka bir kategori daha mı yaratmalı? Yoksa zaten gereğinden fazla kategori mi var? Benim kitaplarımı on beş, on altı yaşlarındayken okuyan birçok kişi şimdi yirmili yaşlarında ve esasında bu kitapların gerçek hedef kitlesini oluşturmasalar da, hâlâ kitaplarımı okumaya devam ediyorlar, çünkü beni yazar olarak seviyorlar. Ve belki biraz da bu kitapları nostaljik buldukları için, gençken nasıl olduklarını yad etmek için okuyorlar. Bence bu harika bir şey. Keşke gençlik edebiyatı kitaplarını insanlara “25 yaşındayım, bu kitapları daha fazla okumamalıyım” dedirtmeyecek şekilde tanıtmanın bir yolu olsa. Hem, çocuklar hakkında ama yetişkinler için yazılmış birçok kitap var. İnsanlar bu kitapları okuyor ve çok seviyorlar; bu da daha çok, karakterin yaşındansa kitabın yazılma tarzına bağlı bir durum. Öyle sanıyorum ki ABD’deki gençlik edebiyatı, “Ana karakter genç mi?”, “Sonu en azından umut verici mi?” –bilirsiniz işte mutlu değil de umut verici– sorularının yanıtlarıyla tanımlanıyor. Dolayısıyla belki de yetişkinler için yazılmış kitaplar kadar karanlık olmuyorlar.

Yani sizce bu tip bir sınıflandırma ilk olarak yazarın aklından çok kitapevlerinde başlıyor, öyle mi?
Kesinlikle. Bununla birlikte bu çeşit bir sınıflandırma yapmak, “Benim hedef kitlem kim?” ya da “Bu kitabı kim okuyacak?” diye düşünmek, yazarken oldukça zor. Bu yüzden gençlik edebiyatı alanında yazmaya başladığımda, öncelikle ilgili yaş grubuna yazdığımı düşündüm. “Ben sadece kitabımı yazıyorum ve yayıncım gençlik kitabı mı, yetişkin kitap mı olduğuna karar veriyor,” diyen insanlar da tanıyorum. Ama ben yazmaya başladığımda, aynı zamanda kütüphaneci olarak da çalıştığım için, kitaplarımın bu gruplardan birine yönlendirileceğini biliyordum. Bu yüzden evet dedim, ben gençlik edebiyatı yazıyorum. Ama muhtemelen bu aşamada, kitabın nereye yerleşeceği konusunda yayıncı en fazla söz hakkına sahip.

Gençlik edebiyatı bazen çok fazla “sorun odaklı”, “sorun romanı” olmakla eleştiriliyor. Siz “sorun romanı” ve “gençlik edebiyatı” arasındaki bu paralellikle ilgili ne düşünüyorsunuz?
Bence başlangıçta gençlik edebiyatı kitapları yazıldığında, bunlar daha çok “sorun romanları”ydılar, çünkü bu eserler tek bir özel konu üzerineydi ve farklı seviyeler de içermiyorlardı belki. Böyle bir roman gördüğünüzde bu kitap, örneğin, anne babası ayrılmış biri hakkında yazılmış diyebilirsiniz. Bu kitap raflara diğer boşanmayla ilgili yazılmış sorun romanlarıyla birlikte gidiyordu. Bence bu kitaplar artık çok daha fazla boyuta sahip. Şimdi de kitabın içinde boşanma konusu bir yerlerde vardır ve okur kitabı okuduğunda anne baba ayrılığının ardından neler yaşandığını öğrenir, ancak bana göre artık karakter kitaba yön verir ve okur da ayrılığın yanında hayata dair farklı olaylara, sorunlara da şahit olur. Eğer gerçek bir edebiyat söz konusuysa, birçok kademesi olmalı. Ben insanların gençlik edebiyatıyla ilgili olarak gerçekçi kurgu fikriyle sorun romanlarını birleştirmelerini çok rahatsız edici buluyorum. Ve artık bunun çok farklı olduğunu düşünüyorum.

Gençlik edebiyatındaki “kimlik arayışı”, “kendini bilmek” konularında neler söylersiniz?
Beni bu yaş grubuna yazmaya iten ve en çok ilgimi çeken şey, bu gruptaki gençler için yaşadıkları her şeyin ilk kez yaşanıyor olması. Bununla gerçekten yüzleşmeniz, bunu öğrenmeniz ve bilmeniz gerekiyor. İşte konuyu bu kadar dramatik yapan da bu. İlk kez çocukluktan bu kadar devasa bir sıçrama yaptığınızı anlıyorsunuz. Bu geçiş kademeli de olsa, yetişkin olmak çok büyük bir sıçrama. İşte gençler için yazmanın bana heyecanlı ve ilgi çekici gelen yanı bu. Çocuklar için resimli kitaplar yapan arkadaşlarım var ve o yaştayken sahip olunan duygulara ait çok keskin hatıraları var. Bende bunlardan yok, bende daha çok gençliğe ilişkin duygular ve hatıralara sahipler. Bence bu yazarken ihtiyacınız olan bir şey. Gençlerin kullandığı elektronik ortamların ya da argo sözcüklerin araştırmasını yapabilirsiniz. Ama bu bilmeniz gereken esas şey değil, bilmeniz gereken, o yaşta olmanın nasıl bir şey olduğuna dair duygusal anılar.

“Genç olmanın nasıl bir şey olduğuna dair anılara ve duygulara sahip olmanız gerektiğini” söylediniz. Ama burada iki farklı genç söz konusu: Biri “hakkında” yazdığınız gençler, diğeri de “okumaları için” yazdığınız gençler. Bu durumda, sadece kendinizi genç olarak hayal etmekten başka bir şeyler daha yapmanız gerekmez mi? Siz bir kütüphanecisiniz örneğin, bu sizin için genç insanlarla iletişim kurabilmek adına yeterli oldu mu? Yoksa gençleri tanıyabilmek için ekstra bir çaba sarf ettiniz mi?
Benim bir zamanlar genç olan iki tane çocuğum var. Ve o zamanlar benim için çok önemliydi. Çocuklarınızla arabada giderken, onlar bir zaman sonra sizin orda olduğunuzu, onları dinlediğinizi –ki ben bunu sıklıkla yaparım– unuturlar, yani siz onlar için sadece bir şoför olursunuz. Kendileri ya da arkadaşları ya da herhangi biri bir şey söylediğinde, ben de bunu kullanırım. Belki de kenara çekip, unutmamak için bunu yazmalıyım, derim. Bunun çok önemli olduğunu söylemek istiyorum, şimdi durum benim için biraz daha zor çünkü artık çocuklarım büyüdü ve genelde evden uzaktalar. Bazen okul ziyaretleri yapıyorum. Ama markete gidip çocuğunuzun ya da diğer gençlerin etrafınızda olduğunuzu düşünün, bir anda ışıltılı fikirler aklınıza geliveriyor. Sadece kulaklarınızı açmalı ve dinlemelisiniz, çünkü bir kere o yaşı geçtikten sonra, ne kadar o döneme ait gerçek duygularınız olsa da, daha fazlasına ihtiyaç duyarsınız; meydana gelen değişiklikleri ve çocuklar için şimdi neyin tam anlamıyla önemli olduğunu ancak böyle anlayabilirsiniz.

Scroll to Top
Scroll to Top